M.Volkan KAYA

M.Volkan KAYA

27 Ocak 2025 Pazartesi

Devlet Hastanelerinde Optisyenler: Göz Sağlığında Yeni Bir Adım

Devlet Hastanelerinde Optisyenler: Göz Sağlığında Yeni Bir Adım
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Ben bir optisyen olarak, devlet hastanelerindeki göz polikliniklerinde optisyenlerin bulunması gerektiği konusunu çok önemsiyorum. Mesleğim gereği her gün insanlarla birebir iletişim halindeyim ve göz sağlığının ne kadar hayati bir konu olduğunu en yakından gözlemleyen kişilerden biriyim. Ancak ne yazık ki, göz sağlığı hizmetlerinin yalnızca doktorların omuzlarına bırakılması, bu hizmetlerin tam anlamıyla etkili olmasını engelliyor. İşte bu yüzden, devlet hastanelerinde optisyenlerin mutlaka yer alması gerektiğine inanıyorum.

Bir optisyen olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Göz muayenesi sonrasında reçetelerin doğru bir şekilde uygulanması, uygun gözlük veya lens seçimi ve hastaların bu ürünleri doğru kullanması, tedavi sürecinin başarısında kilit bir rol oynar. Ancak, bu süreçte ne kadar çok hata yapılabileceğini de mesleğim gereği sıkça görüyorum. Örneğin, yanlış ölçülendirilmiş bir gözlük veya yanlış tavsiye edilen bir lens, hastaların hem görüş kalitesini hem de yaşamlarını doğrudan etkileyebiliyor. Eğer bir optisyen sürecin içinde yer alıyorsa, bu tür sorunların büyük oranda önüne geçilebilir. Çünkü biz optisyenler, teknik bilgimiz ve deneyimimizle bu süreçlerde doğru çözümler sunmak için varız.

Bir başka açıdan, göz polikliniklerinde yaşanan yoğunluk ve zaman baskısı, doktorların hastalarla yeterince ilgilenememesine neden olabiliyor. Ancak biz optisyenler, doktorların yükünü hafifletip, hastalara gözlük ve lens konusunda detaylı rehberlik sunabiliriz. Mesela, ilk kez lens kullanacak birine nasıl takıp çıkaracağını göstermek veya doğru çerçeve seçimi için tavsiyelerde bulunmak gibi görevlerimiz, hastaların tedavi sürecine güvenle devam etmesini sağlar. Bu, hem doktorların daha verimli çalışmasına olanak tanır hem de hasta memnuniyetini artırır.

Maddi açıdan da optisyenlerin varlığı, sağlık sistemine ciddi katkılar sunabilir. Yanlış gözlük reçeteleri, hatalı lens seçimleri veya eksik bilgilendirme nedeniyle oluşan iade ve şikayet süreçleri, sağlık sistemine gereksiz maliyetler yükler. Oysa optisyenler, bu tür hataları önleyerek, kaynakların daha verimli kullanılmasına yardımcı olabilir. Bu, hem hastalar hem de sağlık sistemi için büyük bir avantajdır.

Ben bir optisyen olarak, devlet hastanelerindeki göz polikliniklerine meslektaşlarımın dahil edilmesinin sadece hastalar için değil, sağlık çalışanları ve sistemin geneli için de çok faydalı olacağına inanıyorum. Göz sağlığı gibi hassas bir alanda, bizim mesleğimizin öneminin daha fazla fark edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizler, insanların daha iyi görmesine ve dolayısıyla daha iyi bir yaşam kalitesine ulaşmasına katkı sağlamak için buradayız. Bu yüzden, göz polikliniklerinde optisyenlerin yer alması, hem sağlık hizmetlerini bir adım öteye taşıyacak hem de toplumun genel yaşam standardını yükseltecektir.

Optisyen: M. Volkan KAYA

Devamını Oku

Reçete Kayıt Defteri: Optisyenlikte Çağın Geri Kalmış Prangası

Reçete Kayıt Defteri: Optisyenlikte Çağın Geri Kalmış Prangası
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Optisyenlik sektöründe hala reçete kayıt defteri kullanılıyor olması, adeta dijitalleşmeye sırt çevirmiş bir zihniyetin ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Teknolojinin, sağlık sektörü dahil olmak üzere her alanda devrim yarattığı bir çağda, böylesine ilkel bir uygulamanın devam ettirilmesi hem sektöre hem de bu sektörün paydaşlarına yapılmış bir haksızlıktır.

Reçete kayıt defteri, artık işlevini çoktan yitirmiş, gereksiz bir bürokratik yüktür. Bu defterin varlığını savunanlar, işleyişe katkı sağladığını iddia etseler de gerçek şu ki bu sistem; zaman kaybı, gereksiz iş yükü ve insan hatasına açık bir yapıdan başka bir şey değildir. Bugün, e-reçete sistemleriyle işlemler saniyeler içinde ve kusursuz şekilde halledilebiliyorken, hâlâ bu defterlerin peşinde koşmak, ne yazık ki akıl dışıdır. Kimi kandırıyoruz? Kendimizi mi, yoksa bu sistemin hantallığından mustarip olan vatandaşlarımızı mı?

Daha da önemlisi, reçete kayıt defterinin devam ettirilmesi sadece sektörü yavaşlatmakla kalmıyor, aynı zamanda optisyenlerin enerjisini ve zamanını tamamen heba ediyor. Bu uygulama, iş yükünü artırarak çalışanların verimliliğini baltalıyor ve vatandaşa sunulan hizmetin kalitesini düşürüyor. Soruyorum: 2024 yılında hâlâ kâğıt kalemle iş takip eden bir sektörden nasıl bir gelişim bekliyoruz?

Bu çağdışı defterin varlığı, yalnızca sektörde değil, ülkenin genel anlamda teknolojiye bakış açısında da derin bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor. Artık net olmalıyız: Reçete kayıt defteri bir yük, bir pranga ve bir çağ dışılıktır. Optisyenlik gibi hassas bir alanda böylesine demode bir uygulamada ısrar etmek; hizmet sunucularını kösteklemekten, müşterilere eziyet çektirmekten başka bir anlam taşımıyor.

Şimdi değilse ne zaman?

Optisyen: M. Volkan KAYA

Devamını Oku

Optisyenlikte Mesul Müdürlük ve Diploma Sorunu: Meslek Nereye Gidiyor?

Optisyenlikte Mesul Müdürlük ve Diploma Sorunu: Meslek Nereye Gidiyor?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Optisyenlik mesleği, yıllardır çözülmeyi bekleyen pek çok sorunla boğuşuyor. Ancak en büyük sorunlardan biri, mesul müdürlük sistemi ve diplomasız kişilerin optisyenlik yapmasına olanak tanıyan açık kapılar. Bu durum hem mesleğin itibarını zedeliyor hem de sektördeki adaletsizliği körüklüyor.

Eczacılık mesleğini düşünelim. Bir eczane açmak ya da işletmek için mutlaka bir eczacı diplomasına ve bizzat eczacının varlığına ihtiyaç duyuluyor. Diplomasız bir kişi, bir eczane açıp “Eczacı diploması bulurum, prosedürü hallederim” diyemez. Çünkü bu durum hem yasalara aykırı hem de mesleğin ciddiyetine zarar verir. Ancak optisyenlik mesleğinde tam tersine bir tablo var. Maalesef diploması olmayan kişiler, optisyen diploması kiralayarak ya da bulduğu bir optisyeni sadece “imza atan mesul müdür” olarak kullanarak gözlükçülük yapabiliyor. Bu, optisyenlik mesleğini ciddi anlamda itibarsızlaştırıyor.

Bir mesleğin varlığını sürdürebilmesi için onun saygınlığını korumak ve profesyonel bir çerçevede icra edilmesini sağlamak gerekir. Ancak diplomasız kişilerin bu şekilde sektörde yer alması, optisyenlerin emeğini hiçe sayıyor. Üniversite eğitimi alan, yıllarca bu mesleğin inceliklerini öğrenen insanlar, böyle bir düzende hak ettikleri değeri bulamıyor. Üstelik, sadece diplomayı prosedür gereği kullanan iş yerleri yüzünden sektörde kalitesiz hizmet artıyor.

Mesul müdürlük sistemi ise bu sorunun merkezinde yer alıyor. Çünkü bu sistem, diplomasız kişilere mağaza açma fırsatı tanırken, mesul müdürleri de sadece yasal bir zorunluluk olarak görüyor. Optisyenler, mağazanın gerçek sorumlusu ya da yöneticisi olarak değil, adeta bir prosedür tamamlayıcı gibi muamele görüyor. Bu da meslek onurunu zedeleyen bir başka önemli nokta.

Optisyen: M.Volkan KAYA

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.