Optisyenler ve Beden Dili: Müşteri Gözlük Seçerken Onu Nasıl Yönlendiriyoruz?

1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Optisyenlik sadece teknik bilgiye dayalı bir meslek değil; aynı zamanda güçlü bir iletişim becerisi gerektiriyor. Müşteriler, gözlük seçerken yalnızca numara ve çerçeve özelliklerine bakmazlar; kendilerine yakışan, rahat hissettiren ve tarzlarını yansıtan bir model isterler. Bu süreçte optisyenin beden dili, müşteri yönlendirmede kritik bir rol oynar.

Beden Dilinin Gücü:

​1.​Göz Teması Kurun
Müşterinin gözlük seçerken kendini güvende ve rahat hissetmesi için göz teması önemli. Güven veren bir bakış, müşterinin karar sürecini hızlandırır.

​2.​Açık ve Davetkar Bir Duruş Sergilemek
Kolları kapalı tutmak yerine açık ve özgüvenli bir duruş benimsemek, müşteriye bilinçaltında “Size yardımcı olmaya hazırım” mesajını verir.

​3.​Ayna Önünde Rehberlik Etmek
Müşteriler genellikle ayna karşısında kararsız kalırlar. Hafifçe yana eğilerek, baş hareketleriyle onay vererek veya yüzlerine uygun çerçeve önerirken küçük el jestleriyle destekleyerek yönlendirme yapılabilir.

​4.​Müşterinin Mimiklerini Okumak
Eğer müşteri bir gözlüğü taktığında kaşlarını çatıyorsa ya da dudağını büzüyorsa, memnun olmadığı açıktır. Bu noktada “Bence size biraz daha farklı bir model deneyelim” gibi bir yönlendirme yapmak doğru olur.

​5.​Pozitif ve Samimi Bir İfade Kullanmak
“Bu çerçeve yüz hatlarınızı çok güzel tamamlıyor” veya “Bu model göz renginizi öne çıkarıyor” gibi olumlu yorumlarla müşterinin kendine güvenmesini sağlamak, karar sürecini hızlandırır.

“Beden dili, optisyenlerin sadece satış yapmasına değil, müşterinin güvenle en doğru gözlüğü seçmesine de yardımcı olur. Sonuçta memnun ayrılan bir müşteri, sadık bir müşteri demektir.“

Optisyen Seda Özdemir

AVM’de Optisyen Olmak: Avantajlar ve Dezavantajlar

3

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Optisyenlik mesleğinde beş yılı geride bırakmış biri olarak, özellikle AVM ortamında çalışmanın getirdiği avantajları ve dezavantajları yakından deneyimledim. Optisyenlik, hem sağlık hem de perakende sektörünün kesişiminde yer aldığı için çalışma ortamı büyük önem taşıyor. AVM’lerde çalışmanın ise kendine özgü dinamikleri var.

Avantajlar:

1. Yoğun Müşteri Potansiyeli
   AVM’ler, her gün yüzlerce hatta binlerce insanın ziyaret ettiği yerlerdir. Bu da müşteri sirkülasyonunun fazla olmasını sağlar. Özellikle hafta sonları ve özel indirim dönemlerinde satışların ciddi oranda arttığını gözlemliyoruz.
2. Kurumsal Destek ve Gelişim Olanakları
   Büyük firmalarda çalışmanın avantajlarından biri, eğitim ve gelişim olanaklarına sahip olmak. Yeni çıkan lensler, cam teknolojileri veya satış teknikleriyle ilgili düzenli eğitimler alıyoruz. Bu, meslekte güncel kalmamızı sağlıyor.
3. Sabit ve Güvenilir İş Ortamı
   AVM’lerde iş güvenliği ve kurumsal yapı genellikle oturmuş oluyor. Maaş ve sigorta gibi hakların zamanında ve eksiksiz yerine getirilmesi, iş güvencesi açısından önemli bir avantaj.

Dezavantajlar:

1. Yoğun Çalışma Saatleri ve Esneklik Zorluğu
   AVM’lerde çalışma saatleri genellikle esnek ama bu esneklik çoğu zaman çalışan lehine olmuyor. Özellikle hafta sonu ve tatil günlerinde çalışmak zorunda kalmak sosyal hayatı olumsuz etkileyebiliyor.
2. Stresli ve Hızlı Tempolu Çalışma Ortamı
   Yüksek müşteri trafiği bazen yoğun stres oluşturabiliyor. Aynı anda birkaç müşteriyle ilgilenmek, doğru ürünü önermek ve müşteri memnuniyetini sağlamak büyük bir dikkat ve özveri gerektiriyor.
3. Hedef ve Satış Baskısı
   Kurumsal firmalar genellikle çalışanlarından belirli satış hedeflerini tutturmalarını bekliyor. Bu da zaman zaman baskı oluşturabiliyor. Müşteri memnuniyetini ön planda tutarken hedeflere ulaşmak arasında bir denge kurmak gerekebiliyor.

Sonuç olarak,

“AVM’de optisyen olarak çalışmak hem mesleki hem de kişisel gelişim açısından önemli fırsatlar sunuyor. Ancak çalışma saatleri ve yoğun tempo gibi zorlukları da göz ardı etmemek gerekiyor.“

Optisyen Seda ÖZDEMİR